30 Eylül 2013 Pazartesi



Soyutlama ve Görsel Algı çalışmasının föyleri aşağıdaki gibidir. Dersten önce bunların A4 çıktılarını temin etmeniz gerekmektedir.


















Aşağıdaki örnekleri ise yine soyutlama ve görsel algı konusu kapsamında inceleyebilirsiniz.











29 Eylül 2013 Pazar


1 Ekim salı günü yapacağımız derse bu hafta size verilen iki ödevin değerlendirmesi ile başlayacağız. Birinci ödev konusu verilen föyler üzerinden yaptığınız eskizlerenden oluşan 35x50 bir pafta hazırlamanızdı. Bu çalışma değerledirilirken pafta düzeni nasıl olmalıdır örneklerle birlikte anlatılacak.

İkinci ödev konusu ise:
Çevrenizde bulunan bir ana cadde boyunca yaya trafiğini ve araç trafiğini farklılıklarıyla gözlemleyerek (kalabalık halinde ilerleme, gruplar ve yön farklılıkları, beklemeler, bireysel hareketler, durağan trafik, akışkan ( hızlı/yavaş) trafik gibi ) günün 3 farklı zaman diliminde (sabah, öğlen ve akşam gibi) gözlemleyip nokta ve çizgileri kullanarak A4 boyutunda 3 kağıt hazırlamanızdı. 

Bu çalışmanın değerlendirilmesi yapıldıktan sonra bu hafta üzerinde çalışacağımız ve gelecek hafta ilk jurinizin gerçekleşeceği yeni konumuza başlayacağız.

Haftanın Konusu:

 'Görsel Algı ve Soyutlma' 

Bu haftanın ilk dersinde örnekler üzerinden görsel algı ve soyutlama kavramları anlatılacaktır. Sonrasında derste dağıtılacak föyler ile birlikte sizden belirlediğimiz bina ve canlıları üç aşamada soyutlamanızı isteyeceğiz. 

Derse bir ön hazırlık olarak Soyutlamayı çok basit bir şekilde tanımlarsak:

'Bir fikrin ve nesnenin ana hatlarını belirleyip sadeleştirerek ifade edilmesidir' diyebiliriz.

Aşağıdaki örnekleri inceleyerek konu hakkında bir ön fikir edinebilirsiniz.

Picasso'nun çalışmasında bir hayvanın aşama aşama temel formlarına indirgemesini görüyoruz.



Masallardan tanıdığımız kahramanların soyut ifadeleri aşağıdaki örnekte görülmekte



Sanatçı Lateefa Spiker'ın Urban Prayer ve Mecca Centric isimli çalışmaları da soyutlamaya verilebilecek iyi örnekler arasında

Urban Prayer

Mecca Centric

Aşağıda yer alan videoda ise bir müziğin, sesin görsel ifadesini görebiliriz.





26 Eylül 2013 Perşembe



27 Eylül Cuma günü işlenecek olan dersimizde öncelikli olarak nokta, çizgi, düzlem ve hacim kavramlarını mimarlık dilinde neye karşılık geldiğini tartışacağız. Ardından nokta çizgi ve düzlemle doku ve hacim oluşturmak için verilen föylerdeki biçimler üzerinde çalışacağız.

nokta-çizgi-düzlem-hacim ilişkisini anlamak için aşağıdaki örneklere incelemelisiniz.





Aşağıda yer alan nokta çizgi ilişkisini anlatan film eğlenceli olduğu kadar konumuzla da ilişkili 



Mimarlıkta mekan, biçim, doku, ışık, gölge kavramları nokta ve çizgi ile başlar. Aşağıdaki imajlarda bu ilişkiyi görebilirsiniz.












Derste üzerinde çalışma yapacağımız föyler ise aşağıda yer almaktadır. Bu föyler üzerinden nokta, çizgi kullanarak düzlem hacim oluşturmayı ve doku, ışık ve gölgeyi ifade etmeyi öğreneceğiz.



























Mimarlığa giden yol “Temel Tasarım” denilen bir projeyle başlar . Ve Birinci sınıf öğrencisi, mimarlık eğitimindeki ilk aylarını “temel tasarım”ın ne olduğunu anlamakla geçirir. Bu işi kolaylaştırmanın yolu dersi ve burada yazanları takip etmekten geçiyor.


Sıkça sorulan sorular:

1.       Tasarım nedir?
2.       Eskiz yapmak ne anlama gelir?
3.       Niye poster yapıyoruz?
4.       Mimarî yazı stili nedir?
5.       Araştırma nedir?
6.       “Soyutlama”nın ne demek olduğunu anlamak mümkün müdür?
7.       Oran, ölçek nedir?
8.       Mimarî maket nasıl olur?




1. Tasarım nedir?

Tasarım/Design Kelimesi İtalyanca 'çizim' anlamına gelen disegno kelimesinden türemiştir.
Bizim kültürümüzde ise “tasmim” kelimesinden gelir tasarım. Bunun kökeninde “samimi” olmak yatar. Yani batı kültüründe olduğu gibi sadece “çizim” değil, zihnimizdeki fikir ve niyet esas alınır. Ancak “çizim” olmadan bu fikri ifade etmemiz ve geliştirmemiz mümkün değildir. Cevapların devamında bunu daha iyi anlayabiliriz.

2. Eskiz Yapmak Ne Anlama Gelir?

Düşünmenin yolu çizmektir. İşte eskiz yapmak bu anlama gelir; düşünmek, düşündüğünü görmek ve gösterebilmek.
Özellikle projenin başlangıç aşamalarında, bir konsept ya da hazırlık tasarımları geliştirilirken kullanılır.
Oxford English Dictionary sözlüğünde çizmek fiili şöyle tanımlanır:
Kalem kullanarak kağıt üzerinde yapılan işaretlemeler aracılığıyla bir resim ya da şema oluşturmak.

Çizim Önemi
Çizim bir objenin, bir görünüşün ya da bir fikrin sunum tekniğidir.
Çizim bir alanı boyamaktan ya da resim yapmaktan farklıdır. Çizim algı ve düşüncelerimizin görsel ifadesidir.
Çizim gözün, aklın, hayal gücünün ve elin birlikte çalışmasıdır.










3. Niye poster yapıyoruz?

Mimarî tasarımlar; 2 ve 3 boyutlu anlatımlarla “pafta”lar halinde, maketle birlikte sunulurlar. İşte bu “pafta”lar aslında birer poster tasarımıdır. Poster yapmayı bilmeden fikirlerinizi doğru bir biçimde sunmanız mümkün olmaz. Şahane bir tasarım bile, kötü bir pafta sunumu ile kolaylıkla mahvedilebilir.







4. Mimarî yazı stili nedir?

İyi bir mimari el yazısı bir takım ilke ve tekniklere dayanır:
  • Her şeyden önce yazının okunaklı ve tutarlı olmasına dikkat edin. 
  • Bütünlüğü sağlamak için kılavuz çizgileri kullanın
  • Tıpkı çizgi çizerken olduğu gibi, her harf ve rakamın başında ve sonunda vurgular yapın ve onları birleşme noktalarından hafifçe taşırın
  • Harf ve rakamların yatay kısımlarına yukarı doğru hafifçe eğim verin aksi halde yazınız bitkin görünür.
  • Harf ve rakamların kavisli kısımlarını balon gibi şişirin.
  • Harfler ya da rakamlar arasındaki boşlukların genişliğine dikkat edin. Örneğin E den sonra bırakılması gereken boşluk, ardından gelen harf I ise fazla, S ya da T ise az olacaktır.
Bilgisayardaki birçok standart yazı karakteri mimarlıkta kullanılan el yazısına benzer. Bu karakterler el yazınızı geliştirene kadar size yardımcı olabilir. (Mimarlık Okulunda Öğrendiğim 101 Şey / Matthew Frederick)



5. Araştırma nedir?

“Y” kuşağının yapmayı kesinlikle öğrenememiş olduğu şeydir.
Yapmazsanız ne olur?
Tasarım için hiçbir altyapıya sahip olamadığınız için zihniniz bomboş olur ve tasarım yapamazsınız. Başarılı tasarımcılar ve mimarlar, bu işin en az %50’sinin araştırma olduğunu söylerler.
Araştırma için gerekli araçlar;
1.       Merak
2.       Daha fazla merak
3.       Sistem

Sıkça yapılan hatalar;
  • “Google”llamanın ve tek seferde kısıtlı ve yalnız Türkçe kelimelere aramanın yeterli olduğunu düşünmek
  • İnternet sitelerini kaynak olarak göstermek ve bilgileri okumadan “kopyala” “yapıştır” la kağıda aktarmak
  • Kütüphaneye adımını atmamak
  • Yabancı dilde kaynak bulunca ürkmek,  görmemezlikten gelmek, bazı kelimeleri seçip internetten çeviri yaparak anlamaya çalışmamak
  •  Diğer çalışmalardan araştırmaya vakit olmadığını düşünmek
  • Arkadaşının araştırma dosyasından sayfaları fotokopi çektirmenin iyi bir fikir olduğunu zannetmek

6. “Soyutlama”nın ne demek olduğunu anlamak mümkün müdür?

Çok basit ifadeyle bir fikrin ve nesnenin ana hatlarını belirleyip sadeleştirerek ifade edilmesidir.






Günlük hayatımızda karşılaştığımız bir çok işaret aslında bir tür soyutlamadır.


7.   Oran, ölçek nedir?


Tasarım kriterlerinin başında insan ölçeğini gözetmek gelir.








8.  Mimarî maket nasıl olur?

Öncelikle mimarî maket nasıl olmaz bir sıralayalım;
  •          Rengârenk ve çok çeşitli malzemeden
  •         Yaldızlı yüzeyler, kumaş gibi deforme olan malzemelerden
  •     Ölçeksiz, orantısız
    • Şimdi nasıl olur bir sıralayalım;
  •       Ölçeğin gerektirdiği derecede ayrıntılı
  •     Arazi ve çevresiyle birlikte
  •     Mümkünse maket kartonu gibi tek malzemeden
  •      Mümkün olduğunca az renkli

 İki çeşit maket çalışılır;
  •    Tasarım sürecinde birden fazla (parçalanabilir, sökülebilir, takılabilir; çünkü bu aşamada Hocalar tarafından kritik edilir ve biçim önerisi yapılır) eskiz maketi
  •   Tasarımın sunumunda kullanılan temiz  maket ( ne kadar emek harcadıysanız da bu maket dahi jüri esnasında biçim değiştirebilir. J)


  



19 Eylül 2013 Perşembe


Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mimarlık Bölümü birinci sınıf Temel Tasarım dersi kapsamında yapacağımız çalışmaların duyuruları bu sayfa aracılığıyla olacaktır. İlk dersimizden itibaren yapacağımız sınıf içi uygulamalarını, ödevleri, kaynakları, örnekleri, başarılı bulunan öğrenci çalışmalarını buradan takip edebileceksiniz. İlk dersimiz 24 Eylül salı günü saat 9 da başlayacak ve derste öncelikli olarak  Michael Michalko'ya ait  Twelve Things You Were Not Taught in School About Creative Thinking metnini yorumladığımız aşağıda yer alan yazı tartışılacaktır. Tüm öğrencilerimizden öncelikli isteğimiz bu metni okuyup gelmeleri ve dersteki tartışmalara katılmalarıdır.

Yapılan bu tartışma sonrasında gruplar halinde yapılacak çalışmanın konusu ise:

'Yapacağınız uzay yolculuğunda gideceğiniz gezegeni anlatan bir pafta ve bu gezegende kalabileceğiniz bir barınak tasarlamanız'

Bu çalışma için derse gelirken kağıt, kalem, renkli kartonlar, yapıştırıcı, maket bıçağı, makas ve barınağı tasarlarken kullanmayı planladığınız araç gereçleri getirmeniz gerekmektedir.

Derste üzerine konuşacağımız hepinize söz vereceğimiz metin ise şöyle:

Yaratıcı Düşünme Hakkında Okulda Öğretilmeyen 12 Şey

   
1. Tasarım Gücü Herkeste Var:

Sanatçı özel bir insan değildir ancak bütün insanlar  sanatçının özel bir türüdür. Hepimiz fıtraten yaratıcı düşünceye açık olarak doğarız. Yaratıcı insanlar ile basit fikirli insanlar arasında tek bir fark vardır: yaratıcı insanlar yaratıcı olduklarına inanırlarken, yaratıcı olmayan insanlar ise yaratıcı düşünce yapısına sahip olduklarını kabul etmezler. Şayet özgün bir kimliğe ve kendin hakkında bir inanç sistemine sahipsen üretebilirsin. Bu kendinin yaratıcı olduğuna inanan insanların neden yaratıcı olmayı başardıklarını açıklar. Eğer sen kendinin yaratıcı düşünceye sahip olmadığına inanıyorsan, nasıl yaratıcı olman gerektiğini öğrenmene gerek yoktur çünkü bu düşünceyle yaratıcı olabilmen imkânsızdır. Gerçek şu ki yaratıcı olmadığın düşüncesi seni yeni bir şey denemek ve teşebbüs etmekten alıkoyacaktır. Birileri sana kendisinin yaratıcı düşünceye sahip olmadığını söylüyorsa, hiç bir ilgi alanı olmayan ve yaratıcı düşünce için hiçbir efor sarf etmemiş biriyle konuştuğunu bil.






2.  Yaratıcı Düşünce İşbaşında

Yeni şeyler ve farklı fikirler üretme sürecinde, karşılaşacağın bütün sıkıntılara karşı sabırlı ve azimli olmalısın. Bütün yaratıcı dâhiler çok sabırlı çalışırlar ve çok sayıda inanılmaz fikir üretirler, bu fikirlerin bir çoğu kötüdür. Gerçekte, yazılan kötü şiirlerin çoğunu tecrübesiz şairler değil, büyük şairler yazmıştır. Unutma Edison elektriği bulmadan önce, kararlılık ve çok çalışarak 3000 farklı fikir üretmişti. Mozart kısacık hayatında 600 farklı müzik parçası, 41 senfoni 40 eski opera üretmiştir.






3. Yaratıcılık Yolunda Yürümelisin

Bir fikir ürettiğin zaman, beyninde bulunan nörötransmitterleri yenilersin. Yeni bir fikir sunmayı denerken nöronlar arasındaki bağlantıların sayısındaki artış zihnine enerji vermektedir. Ne kadar çok fikir jimnastiği yaparsan beynin o kadar aktifleşir ve yaratıcılığın o derece gelişir. Eğer sen sanatçı olmak istiyorsan ve yaptığın şey her gün bir tablo yapmaksa, bu seni sanatçı yapacaktır. Yeni bir Van Gogh olmayabilirsin fakat hiç denenmemiş işleri yapan sanatçılardan olabilirsin. Rembrandt 650 civarında resim ve 2000’e yakın çizim, Picasso 20.000’den fazla eser üretmiştir. Shakespeare 154 şiir yazmıştır. Unutma bunların bazıları şaheserdir bir kısmı çağdaşlarının yazdıklarıyla eşit düzeydedir ve bazıları da kötüdür.




4.  Zihin Bir Bilgisayar Değil

Beynin, bilgisayar gibi etkinlik modellerini hesaplamaktan çok onları geliştiren dinamik bir sistemdir. Gerçek ve kurgu deneyimlerden beslenen yaratıcı enerji doğrultusunda gelişir. Deneyimlerini sentezleyebilirsin, onları kendi hayalinde harfi harfine yaratabilirsin. İnsan beyni gerçek deneyimle hayali bir deneyimin detayları arasındaki farkı ayırt edemez. Bu buluş Albert Einstein’ının tahayyül edilmiş deneyler ve hayali senaryolar yardımıyla zaman ve mekan hakkındaki devrimci fikirlerini ortaya çıkarmasını sağlamıştır. 


  
5. Yalnızca Bir Doğru Cevap Yoktur

Gerçek belirsizdir. Aristo o ya 'bir şeydir' ya da 'o şey değildir' ikisi birden olamaz demiştir. Gökyüzü ya mavidir ya da mavi değildir. Bu ‘siyah-beyaz’ düşüncesidir, hâlbuki gökyüzü milyon tane farklı mavi renge sahiptir. Bir ışık ışın dalgasıdır veya değildir. Fizikçiler şunu keşfetmişlerdir ışık bir dalga olabilir veya gözlemcinin bakış açısına bağlı olan partikül olabilir. Hayattaki tek kesinlik kesinliğin olmadığıdır. Bir fikir bulmaya çalışırken, onları sansürlemeyin veya görünüşüne göre değerlendirmeyin. Yaratıcılığı kişisel sansürden daha çabuk öldüren şey yoktur. Hangi fikri uygulayacağını seçmeden önce olabildiğince çok fikir üret. Dünya sadece siyah ya da beyazdan ibaret değildir.




6. Aklına Gelen İlk Güzel Fikirde Durup Kalma

Her zaman daha iyisini bulmak için çabala ve sürekli en iyi olan fikri bulana kadar devam et. 1862 de Phillip Reis teller üzerinden ses aktaran buluşunu gösterdi. O telefon ile sesin gönderildiği günlerin çok öncesinde yaşadı. Eğer Alman komünikasyon uzmanları onu geliştirme fikrinden vazgeçirip telgraf bizim için yeterli deseydiler bu gün telefonla konuşamıyor olacaktık. 10 yıl sonra Graham Bell telefonun patentini aldı. Spencer Silver 3M için yeni bir yapıştırıcı üretti bu yapıştırıcı objeleri birbirine bağlıyor ve kolay taşınıyrodu. Bunun ilk yapılış amacı tahtaları birbirine yapıştırmak ve bir yerden bir yere kolayca taşımaktı. Bunun pazarı yoktu ve aslında Silver buluşunu bunu düşünerek yapmamıştı. Bir gün Arthur Fry, bir başka 3M işçisi Kilisede ilahi söylerken kağıtları ilahi kitabından düştü. Kağıtlarını Silver’ın yapıştırıcısıyla yapıştırarak yerine sabitledi ve söküldüğünde kağıda hiç zarar vermediğini gördü. Böylece post-it doğmuş oldu.





7. Sabit fikirli insanların negatif yorumları çok doğal bir durumdur

Sabit fikirli insanlar ne zaman yeni ve farklı bir fikirle karşılaşsalar onların aradığı şey eski bilgileridir.  Acaba bu benim doğru bildiğimle uyumlu mu? Eğer değilse sabit fikirliler bütün vakitlerini bu işin neden olamayacağını ve neden işleyemeyeceğini göstermek ve açıklamakta harcar. Bu işi nasıl yapabiliriz yada bu iş nasıl halledilir konusunda hiç kafa yormazlar çünkü bu onların kesin gördüğü gerçeklerin aslında kesin olmadığını açığa çıkarır.




8. İççgüdülerine Güven

Kendine cesaretini asla kırma. Einstein okuldan atılmasının sebeplerinden biri onun tavırlarının diğer öğrenciler üzerinde negatif etki yaratıyor olmasıydı. Einstein üniversite giriş sınavını geçemedi ve üniversiteye girmeden önce bir yıl meslek okuluna gitmek zorunda kaldı. Sınıftaki arkadaşlarının arasında hocalarından referans mektubu alamayan tek kişiydi. Bir profesör Einstein’ı üniversite tarihindeki en tembel öğrenci olarak tanımladı. Beethoven’in ailesi ona bir müzisyen olamayacak kadar akılsız olduğunu söyledi. Edison yalnızca iki yıl resmi okula devam etti. Sonunda bir kulağını diğer insanları duymaya kapattı, ilk işi için söylenen gazeteci çocuk ve son işi için telgrafçı söylentilerini duymadı. Ve hala Amerika’nın en popüler mucidi.





9. Başarısızlık Diye Bir Şey Yoktur

Ne zamanki bir şey yapmak istedin ve sonucunda başarısız oldun, kaybettim diye düşünme. Çalışmayan bir yöntem keşfetmiş olduğunu unutma. Her zaman ben bu başarısızlıktan ne öğrendim diye sormalısın. Eğer sen daha önce hiç yanlış yapmadım diyen biriyle karşılaşırsan bil ki daha önce hiç denememiş, tecrübe etmemiş biriyle birliktesin.


10. Her şeyi olduğu gibi değil olduğun gibi görürüsün

Hataların ve dolayısıyla deneyimlerinin hepsi çok normaldir ve onların ne anlama geldiği önemli değildir, önemli olan senin onlara ne anlam yüklediğindir. Eğer sen inanan bir insansan tanrıyı her yerde görürsün, eğer sen bir ateistsen tanrının yokluğunu her yerde görürsün. Edison’un elektriği bulana kadar 5000 çalışmayan yöntem keşfettiğini söylemesi gibi, deneyimlerini nasıl yorumladığın senin kendi gerçekliğini nasıl inşa ettiğin anlamına gelir.




11. Her Soruna Özel Yaklaş

Bir problemle karşılaştığında ilk aklına gelene güvenme çünkü bu yaklaşım senin en sıradan yaklaşımındır. Her zaman şunu hatırla ki dâhiler kimsenin aklına gelmeyen şeyi bulmuşlardır. Problemi değişik bakış açılarıyla ele al, bir problemi farklı kelimeleri yazarak ifade et. Kendine farklı roller ver ve eğer şimdi Picasso, Einstein, Hz. Mevlana olsaydı nasıl düşünürdü diye sor. Bir problemin resmini çiz, bir maket yap, bir heykel yont. Yürüyüşe çık ve problemi metaforik şekilde anlatan objeleri ara ve bu objelerle problem arasında bir bağ kur. Arkadaşlarına ve yabancılara problemi nasıl gördüklerini sor. Bir çocuğa sor. 10 yaşında bir çocuk bu problemi nasıl çözerdi? Bir dede ya da anneanneye sor. Kendini problemin yerine koy. Objelere bakışını değiştirince objeler de değişir.


12. Alışılmışın Dışında Düşünmeyi Öğren

Geleneksel olmayan biçimde düşünebilmeyi öğrenin. Yaratıcı dâhiler analitik ve mantık çerçevesinde düşünmezler. Geleneksel, mantıksal, analitik düşünürler sorun ile ilgili olmayan tüm bilgileri dışlayan düşünürlerdir. Onlar ihtimalleri eleyerek yol alırlar. Yaratıcı dâhiler ise kapsayıcı biçimde düşünürler, yani farklı ve tamamen ilgisiz şeyler de dâhil olmak üzere her şeyi dâhil etmek prensibiyle düşünürler. İlgisiz ya da farklı konular arasında bağlantı kurmak ve benzerlikler oluşturmak, kendi beyninde farklı düşünce kalıplarını tetiklemenin bir yöntemidir. Bu yeni modeller onlara yeni bağlantılar sağlar ki,  bu da bilgiye odaklanmak ve bunu yorumlamak için farklı imkânlar yaratır. Özgün ve gerçekten yeni fikirlerin oluşma biçimi budur. Albert Einstein’ın ünlü bir sözü vardır; "Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi şimdiki zamanda bilmek ve anlamakla sınırlıdır, hayal gücü ise tüm dünyayı, bilinecek ve anlaşılacak her şeyi kapsar."






Ve son olarak; yaratıcılık çelişkili bir kavramdır. Yaratıcı olmak; bilmek ama bilgiyi unutmak, beklenmedik bağlantıları görmek ama takıntılı bakış açısından uzak durmak, çok çalışmak ancak bilgi olgunlaşmak için zamana ihtiyaç duyduğunda sabırla bekleyebilmek, çoğu işe yaramasa da birçok fikir oluşturmak, herkes gibi aynı şeye bakmak, ama farklı bir şey görmek, başarıyı arzulamak ama başarısızlığı kabullenmek, azimli olmak ama inatçı olmamak, uzmanları dinlemek ama yeri geldiğinde onları da göz ardı etmeyi bilmek anlamına gelir.


             Sonuç olarak ise şunu diyebiliriz:
             Senin de yapabilmen için bir engel yok!
                     Şimdi fikir üretme vakti!